Yılmaz: 'Yeni Bir İnşaa Sürecine Girmeliyiz'

Manisa Ticaret ve Sanayi Odası, Ege İhracatçı Birlikleri'nin (EİB) Ekonomi Gazetesi işbirliğinde düzenlediği 'Ege İhracat Buluşmaları-Manisa' buluşmasına ev sahipliği yaptı. Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yılmaz, '6 Şubat depremi bir milat olmalı. '6 Şubat öncesi ve sonrası diye'. Hep birlikte el ele, topyekün bir seferberlik ile Her alanda bunu başlatmamızın vakti geldi. Şehirlerimizi, binalarımızı, caddelerimizi, köprülerimizi, okullarımızı, camilerimizi ve yuvalarımızı kısaca her yeri bizi öldürmeyecek biçimde, yeniden tasarlamamız gerekiyor. Yeni bir inşaa sürecine girmeliyiz' dedi

Yılmaz: 'Yeni Bir İnşaa Sürecine Girmeliyiz'

HABER: CENGİZ KILINÇASLAN

Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonunda yedincisi düzenlenen programa Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yılmaz, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanvekili Mehmet Güzgülü, Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Ezkinazi, Türk Eximbank A.Ş. Ege Bölge Müdürü Gülom Timurhan, Manisa Ticaret Borsası Başkanı Sadık Özkasap katıldı.

YILMAZ: “HİÇ BİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAMALI”

Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Yılmaz, “6 Şubat tarihinde ülkemizde yaşanan büyük depremde, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Milletimizin başı sağolsun. Özellikle ilk günden beri, gerek insani yardımlar ve gerekse yatırımlar konusunda gayret gösteren, başta çatı kuruluşumuz TOBB olmak üzere, tüm kurum ve kuruşların can siperane çabalarını takdirle karşılıyorum. Rabbim bir daha bu millete büyük acılar yaşatmasın. Deprem uzun zamandan beri unuttuğumuz bir olguyu acı bir şekilde hatırlamamıza neden oldu. Türkiye bir deprem ülkesidir ve biz bununla yaşamak, baş etmek ve hatta hayatımızda çok küçük bir yere koymak zorundayız. Çare için çaba göstermek zorundayız. Böyle devam edemez. Hiç bir şey eskisi gibi olmamalı. 6 Şubat depremi bir milat olmalı. “6 Şubat öncesi ve sonrası diye”. Hep birlikte el ele, topyekün bir seferberlik ile. Her alanda bunu başlatmamızın vakti geldi. Şehirlerimizi, binalarımızı, caddelerimizi, köprülerimizi, okullarımızı, camilerimizi ve yuvalarımızı kısaca her yeri bizi öldürmeyecek biçimde, yeniden tasarlamamız gerekiyor. Yeni bir inşaa sürecine girmeliyiz. Ben sahip olduğumuz fiziki ve beşeri kaynaklarımız ile bunu başaracak güce sahip olduğumuzu düşünüyorum. Bunu başarabiliriz. Ancak endişem şudur ki! Bütün bunları baştan inşa ederken, yani köprüleri, binaları, evleri yaparken, depremle kaybolduğunu fark ettiğimiz “iş ahlakını” bulabilir miyiz? “diye konuştu.

“ ‘FABRİKA AYARLARIMIZA’ DÖNMEMİZ GEREKİYOR”

Yılmaz, “Birçok yerde ifade ettiğim gibi her alanda “fabrika ayarlarımıza” dönmemiz gerekiyor. İşimizi layıkıyla yerine getirmemiz gerekiyor. Ahlak, ahlak. Kaybedersek zor buluruz. Bu “yeniden inşa sürecinde ”önce yitirdiklerimizi bularak işe başlamamız geriyor. Şehirleri ve binaları sonra yapabiliriz. Önce atalarımızdan aldığımız mirasa daha fazla zarar vermeden, çocuklarımıza aktarmamız gerekiyor. Yoksa caddeleri, köprüleri okulları yaparız. Bunu yapmak çok zor değil. Yüzlerce yıl önce atalarımızın yaptıklarına bakmamız yeter. Yıkılmadıklarını görürüz. Aslında o yıkılmayan yapı değil, köprü değil, sahip oldukları iş ahlakıdır. Elbette bunun sadece insanların inisiyatifine bırakılacak bir konu olmadığını kabul ediyorum. Yetki ve sorumluluk anlamında yapılacak hukuki düzenlemeler, mutlaka yaptırımlar ile birlikte yürümeli. “6 Şubat öncesi” gibi değil “6 şubat sonrası” gibi etkili ve sonuç alınacak şekilde olmalı” dedi.

“SÜRDÜRÜLEBİLİR, YENİLENEBİLİR VE TABİATA UYUMLU OLARAK ÜRETİM YAPABİLİRSEK AYAKTA KALACAĞIZ”

ekonomiden bahseden yılmaz, “yeşil ekonomi hayali, uzakta olan, olursa olur, olmazsa olmaz bir konu değil. Kapımızda ve biz ne kadar hazırız? Açıkçası endişelerim var. Eğer sürdürülebilir, yenilenebilir ve tabiata uyumlu olarak üretim yapabilirsek ayakta kalacağız. Yapamazsak başta ab pazarı olmak üzere pazar kaybına uğrayacağız. Bu öyle uzak bir tarihte değil, yakında olacak. Rakiplerimiz ab mutabakatına karşı kendi yeşil dönüşüm planlarını uygulamaya başladı bile. Malum, ab yeşil mutabakatı yeşil ekonomiyi zorunlu kılıyor. Su ayak izi, karbon ayak izi, enerji verimliliği gibi zorunlulukları her an önümüze çıkarıyor. Mutabakatı uygulamak kolay değil, ancak başka şansımız da yok. Klasik bir görüştür. “her kriz bir fırsat olabilir” diye. dönüşüm yolunda yapılacak her çalışma ekonomimizi rekabetçi kılar. Tıpkı gübrük birliğine giriş gibi, yeşil mutabakat, bize topyekün ekonomimizi çağ atlatma imkanı verebilir. Türkiye bu dönüşümü yapacak güçtedir. Ancak bu konuda daha hızlı hareket etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Manisa olarak gerek sanayide gerek tarımda öncü bir il olduğumuz için, üreten ve çalışkan firmalara ve iş insanlarına sahip olduğumuz için çok şanslı” diye konuştu.

EZKİNAZİ: “DEPREMİN VURDUĞU 11 İLİMİZİN ORTAYA ÇIKACAK ÜRETİM VE İHRACAT AÇIKLARINI DA DİĞER İLLER KAPATMAK ZORUNDAYIZ”

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Ezkinazi, “6 Şubat 2023 tarihinden bu yana yaşadığımız deprem fırtınası sonucunda 11 ilimizde 15 milyon insanımızın hayatları geceyle gündüz gibi değişti. 7,7’lik depreme uykuda yakalanan 15 milyon insanımızın bazıları bir daha hiç uyanamazken, büyük bir çoğunluğu büyük bir kaosa ve bilinmezliğe gözlerini açtı. Resmi rakamlarla 45 binden fazla insanımızı kaybettik. Hala enkaz altında kalan binlerce insanımız var. 15 milyon insanımız hayatı boyunca bu depremin yaralarıyla yaşayacak. Diğer 70 milyonun da bu depremin tesirinden uzun yıllar kurtulamayacağı da bir gerçek. Depremde kaybettiğimiz tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, geride kalanlara sabır ve başsağlığı diliyorum. Ege İhracatçı Birlikleri olarak, ilk etapta Ticaret Bakanlığımızdan 6 milyon liralık bir kaynağımızı ayni yardım olarak kullanmak için izin aldık. Ege Maden İhracatçıları Birliğimizin de içinde olduğu Madencilik Platformumuz 10 bin civarında madencimizin arama kurtarma çalışmalarında yer almasını organize etti. Madencilerimiz enkaz altından çok sayıda insanımızın canlı çıkarılmasını sağladılar. Kahraman madencilerimize sizlerin huzurunda bir kez daha şükranlarımızı sunuyorum. Türkiye’de lojistik altyapısı en güçlü sektörlerden biri konumunda olan taze meyve sebze sektörümüz, soğuk zincire uyumlu araçlarıyla; Türkiye’nin dört bir tarafındaki yardım malzemelerini deprem bölgelerine nakletti ve etmeye devam ediyor. O coğrafyanın tekrar imara ihtiyacı var. 4 yıl İnşaat Mühendisliği eğitimi almış, 5 yıl inşaat sektöründe çalışmış ve inşaat sektörüne ilgisi ve sevgisi hiç bitmemiş bir mühendis olarak bu konuda sağlam ve doğru adımlarla ilerlememiz gerektiğini dillendirmek zorundayım. Hala depremler devam ederken o bölgede kalıcı konutlar için temellerin atılıyor olmasını bilim insanları yanlış buluyor. Bu süreçte bilim insanlarının görüşlerine kulak vermeliyiz. Depremin yaralarını sarmak için 24 saat çalışırken, bir yandan da ihracat yapmaya devam etmek zorundayız. Zira, depremin vurduğu 11 ilimizin ortaya çıkacak üretim ve ihracat açıklarını da diğer iller kapatmak zorundayız” diye konuştu.