Merkez Bankası Nisan ayı faiz kararını açıkladı

Merkez Bankası altın ve dolar fiyatlanmalarını yakından ilgilendiren tüm sektörlerin merakla beklediği faiz kararını açıkladı. Mart ayı toplantısında politika faizi yüzde 8,5'te bırakılırken ekonomistlerin beklentileri bu ay Para Politikaları Kurulu toplantısından sabit faiz kararı çıkmasıydı. Kurul, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 8,5 düzeyinde sabit tutulmasına karar verdi.

Merkez Bankası Nisan ayı faiz kararını açıkladı

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası olağan Para Politikası Kurulu'nun ardından faiz kararını açıkladı. TCMB ocak ayında politika faizini yüzde 9'da tuttu. Şubat ayında faizler yüzde 9’dan yüzde 8,5’e indirilirken mart ayında Para Politikası Kurulu, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 8,5 düzeyinde sabit tutulmasına karar verdi. Piyasaların merakla beklendiği nisan ayı toplantısının ardından faiz kararları açıklandı. Buna göre Merkez Bankası piyasaların beklediği gibi faizi sabit tuttu.

EKONOMİSTLER "PAS GEÇECEK" DEDİ

TCMB'nin Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısına yönelik beklenti anketi, 23 ekonomistin katılımıyla gerçekleşti. Faiz kararının açıklaması öncesinde AA Finans beklenti anketine katılan 23 ekonomist politika faizinin yüzde 8,50'de sabit bırakılmasını bekliyordu. Ekonomistlerden 4'ü mevcutta yüzde 8,50 düzeyinde bulunan politika faizinin 50 baz puan düşürüleceği yönünde görüş bildirirken, 19'u politika faizinin sabit tutulacağını öngörüyor. Geçen ay gerçekleştirilen PPK toplantısında, politika faizi yüzde 8,50'de sabit bırakılmıştı.

Para Politikası karar metninde şu ifadelere yer verildi:

ENFLASYONUNE ETKİLERİ YAKINDAN İZLENİYOR

Yakın dönemde iktisadi faaliyete ilişkin açıklanan veriler tahmin edilenden daha olumlu seviyelerde gerçekleşmesine rağmen, jeopolitik risklerin ve faiz artışlarının da etkisi ile gelişmiş ülke ekonomilerinde resesyon endişeleri sürmekte, birbirini takip eden banka iflaslarının tetiklediği finansal istikrarı tehdit eden koşulların oluştuğu gözlenmektedir. Türkiye’nin geliştirdiği stratejik nitelikte çözüm araçları sayesinde temel gıda başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtlarının olumsuz etkileri azaltılmış olsa da uluslararası ölçekte üretici ve tüketici enflasyonu yüksek seviyelerini sürdürmektedir. Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Ülkeler arasında farklılaşan iktisadi görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası adım ve iletişimlerindeki ayrışma devam etmekle birlikte, takas anlaşmaları ve yeni likidite imkânları ile finansal istikrarı öncelikleyen eşgüdümlü adımlar atılmaktadır. Finansal piyasalar, merkez bankalarının faiz artırım döngülerini yakında sonlandıracağını beklentilerine yansıtmaktadır.

DEPREM BÖLGESİ HIZLI TOPARLANIYOR

Asrın felaketi öncesindeki öncü göstergeler 2023 yılının ilk çeyreğinde iç talebin dış talebe kıyasla daha canlı olduğuna ve büyüme eğiliminde artışa işaret etmekteydi. Depremin üretim, tüketim, istihdam ve beklentiler üzerindeki etkileri kapsamlı bir şekilde değerlendirilmektedir. Depremin yakın vadede ekonomik aktiviteyi etkilemesi beklenmekle birlikte, orta vadede Türkiye ekonomisinin performansı üzerinde kalıcı bir etkide bulunmayacağı öngörülmektedir. Öncü göstergeler deprem bölgesinde ekonomik faaliyetin beklenenden hızlı toparlandığını göstermektedir.

KARARIN NEDENİ AÇIKLANDI

Uygulanan bütüncül politikaların desteğiyle enflasyonun seviyesinde ve eğiliminde iyileşmeler görülmeye başlanmakla birlikte, depremin yol açtığı arz-talep dengesizliklerinin enflasyon üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması deprem sonrasında daha da önemli hale gelmiştir. Bu çerçevede Kurul, politika faizinin sabit tutulmasına karar vermiştir. Kurul, para politikası duruşunun fiyat istikrarı ve finansal istikrarı koruyarak deprem sonrası gerekli toparlanmayı desteklemek için yeterli olduğu görüşündedir. Depremin 2023 yılının ilk yarısındaki etkileri yakından takip edilecektir.